‘IŞİD ile Kara Savaşına Doğru’ başlıklı son yazımız rekor sayıda okundu. Hatırı sayılır noktalardan ilginç dönüşler oldu. Hatta Türkiye’de de ilgi ile izlenen ABD yapımı Homeland dizisindeki heyecana benzetenler bile çıktı.
Alıntılar yapıldı. Yağmur gibi bilgi aktı. Yayınlanan sitelerde resmi rakamlara toplamda 134.579 tekil tıklama aldı. Bu rakam Türkiye’de çoğu gazetenin tirajından bile daha fazla.
Ama tek şey vardı. O makale, ne ilgi veya rating çeksin diye hayal mahsulu şeylerden yazıldı; ne de abartılıydı. O nedenle, son dönemde yanlı yayınlar ve yazıların arasında sıkışıp bunalan okuyucu da sadece bilgi ve objektif analiz içeren bu yazıya aşırı ilgi gösterdi.
IŞİD TEHDİDİ İÇERİDE DAHA FAZLA
O yazıyı şöyle bitirmiştik; ‘Türkiye’deki IŞİD varlığını en güvenilir kaynaklardan derlediğimiz bilgilerle gözler önüne sereceğiz. Okuduklarınıza inanamayacaksınız. Sadece şunu söyleyelim; Türkiye’ye yönelik IŞİD tehdidi Kuzey Irak veya Suriye’den değil asıl kendi içinden çok daha fazla. Ve karşısında alelade bir örgüt yok. Ülke, sürekli olası terör eylemlerine karşı uyanık olmalı.’
IŞİD meselesinde işin gerçekten şakası yok. Süleyman Şah’ta askerlerimiz mahsur kaldığı konusunda da ilk yazdığımızda Dışişleri bile yalanlamıştı ‘herşey yolunda’ diye. Sonrası malum. Bu satırların yazarı haklı çıkmıştı.
DURUM VAHİM
Şimdi ise gerçekten yanılmak istiyorum. Güzel günler yaşansın. Bir şey olmasın. Ama bu sadece temennilerle olmuyor. Yazana, uyaranlara, ‘Şimdi şom ağızlılığın lüzumu yok’ demekle de olmuyor. Çünkü, oldukça güvenilir tarafsız emniyet-istihbarat kaynaklarından gelen bilgilere bakıldığında durum IŞİD tehdidi açısından oldukça vahim.
Bunu söylemek çok üzücü ama Türkiye, halen, zamanında Suriye’de Esad rejimine karşı savaşıyor diye ağırdan alınan IŞİD ve benzeri radikal yapıların kendi topraklarında nasıl yuvalandığını tam çözmüş durumda değil.
Türkiye-Suriye sınırında giriş çıkışların zamanında tamamen kontrolden çıkması tabloyu daha da bilinmez hale getiriyor.
TARAFSIZ SESSİZ KAHRAMANLAR
Buna rağmen, yine de devletin içinde işini tarafsızca yapmaya çalışanlar, kötü şeyler yaşanmasın, saldırılar olmasın diye amansız takip içinde olanlar var. Türkiye yakın dönemde IŞİD tarafından yapıldığı düşünülen toplamda 135 masum insanın hayatını kaybettiği Ankara ve Suruç saldırılarının acıları ile sarsıldı. IŞİD, Suriye’de Türk toprağı sayılan Süleyman Şah Türbesi’ni koruyan Türk askerlerinin çıkmasını engelleyerek aylarca mahsur kalmasına neden oldu.
Türkiye’nin batı dünyası tarafından, ‘Neden IŞİD’e karşı daha aktif olmadığı konusunda eleştirilmesinin ardından IŞİD’e yönelik yurtiçi operasyonlar ve batılı ülkelerle ortak hava harekatlarına katılım geldi. Ve IŞİD işgali altındaki Musul’un 30 km yakınında Başika’ya Türk askerinin bulunduğu kampa çok sayıda havanla örgütün saldırısı gerçekleşti. Kısacası, dışarıda resim giderek karışık bir hale dönüyor.
IŞİD’İN TÜRKİYE’DEKİ VARLIĞI NE?
Şüphesiz bu noktada, bir şekilde misilleme yapması beklenen IŞİD’in yurtiçindeki varlığı ve tehdit risk katsayısı ne durumda; buna bakmak lazım.
Bazı uzmanlara göre, tehdit içeride daha fazla ve sürekli uyanık kalınmalı.
İŞTE O RAKAMLAR
Şimdi sıkı durun; emniyet-güvenlik birimleri raporlarına göre; yurtdışı profesyonel eğitimli, beyin yıkama, hücre organize ve eylem planlama özelliğine sahip 60 civarında çekirdek kadro var. Bunlar, İstanbul-Urfa-Antep-Hatay-Batman-Adıyaman-Maraş ekseninde sürekli yer değiştiriyor. Yine bu 60 kişilik çekirdek kadroya ek olarak 1800 Suriye’de savaş eğitimi almış, destek unsuru olarak görev yapmış militan var. Suriye’ye gidip gelen IŞİD’in yaşam tarzını benimseyen ve onun yolundan yürümeye hazır Türkiye’deki sayı ise 20 binden fazla. Bu rakamlar maalesef spekülasyon değil.
Her gün iz sürülüyor. Hatta bu kişilerle ilgili öyle şok eden bilgilere iddialara ulaşılıyor ki; teyit edilse ülkede yer yerinden oynar. Panik olmasın diye bazı operasyonlar açıklanmıyor. Ama facianın katliamın engellendiği saldırılar da tam üç kez ortaya çıkarılmış. Tabii, bu hepsinin yakalanacağı anlamına gelmiyor. Daha önceki acılarla biten olaylardaki ihmallerde olduğu gibi.
Bir de şu notu da ekleyelim; Suriye ve Rusya Türkiye ile olan mevcut gerginliğinde IŞİD’i de bir şekilde bir aracı ile Türkiye’ye karşı yönlendirebilir.
BATIDA DURUM DAHA DA KORKUNÇ
Son olarak, AB açıklama yaptı. Yabancı savaşçı sayısı ’25 bin civarında’ diye. Uzmanlara göre, bu rakam çok iyimser. Çünkü, IŞİD’in tedrisatından geçmiş en az 50.000, uzaktan müdahil olmuş sempati duyan, bir tarafından bu işe girmeyi düşünen, girme aşamasında olanları toplasanız en iyimser tahminle 1 milyonu bulur. Bu rakam, Avrupa+Rusya+Türkiye+Türk Cumhuriyetleri+Doğu Türkistan+Endonezya+Malezya+tüm Arap Yarımadası
Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika ekseninde ağırlıklı olarak karşımıza çıkıyor.
RİSK ALTINDAKİ ÜLKELER
AB, şu an bizim 1980’lerin başında PKK’ya ‘3-5 çapulcu, çete’ filan dediğimiz günlerdeki halimize benziyor. AB içinde saldırı yapabilecek tarzda radikal ve bir o kadar da radikalleşmeye aç en az 80 bin adam var olduğunu söyleyen uzmanlar var. Yine bu uzmanlara göre; sadece Fransa, Almanya, Belçika değil; İsviçre, Isveç, İngiltere, Kosova, Arnavutluk, Danimarka, Avusturya ciddi risk altında.
O YASA NEDEN ÇIKMAZ
Hep söylenen bir nokta daha var. Türkiye hala Suriye’ye gidilmesini yasaklayan bir yasa çıkarmadı. Yetkililer, ‘Sadece idari olarak geçirmiyoruz’diyorlar. Ama geri gelene de usulen para cezası dışında yaptırım uygulanmıyor. Halbuki bütün dünya ülkeleri Suriye’ye gidişleri yasaklayan kanunlar çıkarıyor. Bu dev organize yapının nefesini kesmek için sınır köylerine sınır ticareti hakkı vermek de önemli. Halen kaçakçılara verilen bir para ile sınırın ne kadar kolay geçildiğini bölgede çocuklar bile biliyor.
Bugün IŞİD’in yapısına profesyonel gözle baktığımızda; taktik ve eylem şeklinin farklı olduğunu görüyoruz. Türkiye’den giden neredeyse hiçbir isim tam ve hemen çekirdek eylem kadroda yer almıyor. Orta-Üst düzeyde 8-10’u da geçmiyor. Çekirdek eylem kadroları Iraklı, Suud, Faslı, Tunuslu Araplar ile Çeçenlerden ağırlıklı oluşuyor.
TAĞUT REJİMİ
Genel resimde ayrıca, IŞİD, Türkiye’yi bir ‘Tağut’rejimi olarak görmekte.
Bu açıdan, ilk önce mevcut Müslümanları kendi yoluna çekmeyi amaçladığından yakında Türkiye’ye daha açık ve aleni bir şekilde savaş ilan etmesi sürpriz olmayacaktır.
Bir süreden beri emniyet güvenlik birimleri IŞİD konusunda teyakkuzda. Ama bize kalırsa Türkiye’de herkesin bu saldırılara karşı uyanık olması şart.
Maalesef ülkenin tek derdi de bu değil. Türkiye Doğu ve Güneydoğu’da tatsız günlerden geçiyor. Bölgede sivil halkta mağduriyet ve göç var. Geçen hafta 15 şehit verildi. Daha dün 3 şehit.
ACIYA ALIŞMANIN ACISI
Bir başka ülkede hayatın durduğu bu acılara bizde alışmak ne acı değil mi….
Üstüne bir de ülkedeki giderek uçları keskinleşen kamplaşma ve gözü dönmüş aklı tutulmuş bir nefret dalgası.
İş giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyor. İnsanlarda huzur ve geleceğe dair mutlu bir tebessüm kalmıyor. Bu kadar ölümün kanın içinde senin partin, senin liderin kazansa ne olur ki.
Tehditleri sıralamaya, resmin ne kadar sıcak olduğunu yazmaya çalıştık.
İnşallah herşey güzel olur. Sonuç alamayacağımızı bildiğimiz o temennimizi yineleyelim; Yeter ki biz birbirimizi yemeyelim.
Daha güzel günlerde görüşmek üzere…
İyi yıllar…