2015’te Türkiye’nin ihracat rakamının yüzde 8.7 azalarak 144 milyar dolara gerilemesi, Asya ve Avrupa arasında köprü görevi gören Türkiye’nin lojistik sektörünü de olumsuz etkiledi. Bu trend 2016 yılında da devam edecek.
Avrupa ve Asya arasındaki ticaret açısından bir köprü görevi üstlenen Türkiye, coğrafi konumu açısından, uluslararası taşımacılık açısından dünya ticaretinde önemli bir yere sahip. Ancak 2015 yılı, genel anlamda tüm sektörlerde olduğu gibi, lojistik sektörü için de zor bir yıl oldu. Gerek tüm dünyada ticaretin beklendiği gibi gelişmemesi, gerekse Türkiye’de özellikle dış ticaretin gerileme sürecin girmesi, lojistik sektörümüzü olumsuz yönde etkiledi.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) verilerine göre, geçen yıl yüzde 8.7 azalarak 144 milyar dolara gerileyen ihracat rakamlarına paralel olarak, ihracat taşımacılığında da düşüş yaşandı. İhracat taşımacılığı yüzde 4 düşüş gösterdi. Geçen yıl Türkiye’den yaklaşık 1.5 milyon ihracat seferi gerçekleştirildi. Bu trendin 2016 yılında da devanı etmesi bekleniyor.
Lojistik sektörünün performansı doğal olarak uluslararası ticarete bağlı. Uluslararası ticaretteki gelişmeler lojistik faaliyetlerini olumlu etkilerken, daralmalar da ne yazık ki olumsuz sonuçlar doğuruyor. Konteyner hareketlerindeki azalma ve karayolu taşımalarındaki daralma, gerekse de havayolu taşımalarındaki düşüş, dış ticaretimizdeki azalmanın sektöre olumsuz yansımalarını teyit ediyor. Lojistik sektörü sadece ticaretin sekteye uğraması ile değil, ivedi ihtiyaçları doğrultusunda ihtiyaç duyduğu mevzuat değişikliklerinin gerçekleştirilemediği bir yıl olan 2015’den de oldukça önemli bir yara aldı. Bunda tabi ki en önemli etken, neredeyse 2015’in tamamının seçim çalışmalarıyla geçmesiydi. Ekonomistlerin değerlendirmelerinden hareketle, önümüzdeki iki yılın da sektör için çok iyi geçmeyeceği anlaşılıyor.
Yıl içinde iki kez parlamento seçimlerinin yapılmasının getirdiği belirsizlik ortamı, döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmalar sanayi ve dış ticaret firmalarını olduğu kadar lojistik sektöründeki şirketleri de zorladı. Komşu coğrafyalardaki politik sıkıntılar ve mülteci konusuyla beraber AB ülkelerinin sınır kontrollerini artırmasının yanı sıra küresel ekonomik sıkıntıların devam etmesiyle, ithalat ve ihracatta önemli düşüşler yaşandı. Dış ticaret rakamlarında yaşanan bu düşüşler lojistik sektörünü de yakından etkiledi. Sektör firmaları ciro hedeflerini revize etti ve bu süreçte birçok yatırım kararı da ertelendi. Ancak Türkiye’de çok dinamik bir ticaret ve yatırım ortamı da varlığını sürdürüyor. Dolayısıyla tüm olumsuz koşullara rağmen Türkiye halen lojistik sektörüne yatırım için pek çok fırsat barındırıyor.
MEVZUAT DÜZENLEMELERİ BEKLENİYOR
2014 yılının son çeyreğinde, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Kalkınma Bakanlığı koordinatörlüğünde oluşturulacak Lojistik Koordinasyon Kurulu’nun 2015 Haziran’a kadar kurulacağı, Taşımacılıktan Lojistiğe Eylem Planları arasında, “Lojistikte Strateji ve Kurumsal Yapılanmanın Oluşturulması” başlığında belirtilmişti. Ancak yaşanan iki seçim dönemi nedeniyle süreç beklenen hızda gitmedi. Seçimler nedeniyle ertelenen bu önemli konunun 64. Hükümeti’in Eylem Planı’nda 2016 yılının ilk çeyreğinde tamamlanacak konular arasında belirtilmesi sektörü heyecanlandıran gelişmeler arasında yer alıyor. İlgili sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla gerçekleştirilecek koordinasyon kurulunun çalışmalarıyla ticarette taşıma türlerinin kullanım oranının dengeli dağılması, limanlara demiryolu bağlantıları kurulması, intermodal taşımacılığın yaygınlaştırılması, gümrük uygulamalarındaki modernizasyonun tamamlanarak transit ticaretin önünü açacak gelişmelerin yaşanmasını bekleniyor. Bu koordinasyon faaliyetlerinin yanı sıra hazırlanacak Lojistik Master Plan ile sektördeki sürdürülebilir büyümeye hizmet edecek Lojistik Merkezlerin doğru kurgulanması ile verimliliğin sağlanması mümkün olacak.
ALTYAPI YATIRIMLARI HEYECANLANDIRIYOR
Türkiye’de ulaşım altyapısının gelişmesi konusunda çok fazla çalışma yürütülüyor. Yeni İstanbul Havalimanı, 3. Köprü, Marmaray, hızlı tren, duble karayolları, liman yatırımları, demiryollarının yenilenmesi, lojistik merkezler ve intermodal aktarma terminalleri gibi önemli altyapı projeleri halen sürüyor. Bu projelerin tamamlanması Türkiye’yi transit taşımacılık anlamında daha ileri noktalara taşıyacak.
AB VE İRAN TEMEL ODAK
Sektörün en yüksek ciroyu elde ettiği AB ile Türkiye arasında mal hareketlerinin serbest olmasına karşılık, araçların ve şoförlerin vizeye ve geçiş belgelerine tabi olarak kotalar çerçevesinde hareket edebiliyor olması sektörün uluslararası sorunlarının başında yer almaya devam ediyor. Türk lojistik firmalarına ve araçlarına uygulanan tarife dışı engeller ve yaptırımlar, hem sınır geçişlerinde sıkışıklıklar oluşmasına, hem de lojistik akışların yavaşlamasına neden oluyor. Diğer yandan AB ülkelerinin mülteci sorunuyla beraber sınır kontrollerini artırması da tedarik zincirindeki akışları etkiliyor.
Gündemde olan, Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliği anlaşmasının yeniden değerlendirilecek olması tüm bu sıkıntıların çözümü için bir fırsat olarak görülüyor. Öte yandan İran’a yaptırımların kalkması hem AB ülkelerinin hem de Türkiye’nin dış ticaretini olumlu etkileyecek faktörler arasında yer alıyor. AB ile İran arasındaki ticaretin hacminin artacak olmasının, özellikle İran’ın kuzeyine yapılan ticarette transit ülke konumunda olan Türkiye’ye olumlu etkileri olacağı şüphe götürmeyen bir gerçek. Türkiye, AB ile İran arasındaki köprü ülke konumunda ve ambargonun kalkması ile AB ile İran arasındaki karayolu ile demiryolu trafiğinin tamamı Türkiye üzerinden geçecek.
Sonuç olarak politik ortamın dengeli olması ve bu ülkeyle yapıları ticaretin artarak gelişmesinin hem Türkiye’ye hem İran’a hem de AB ülkelerine olumlu yansıması bekleniyor.