Bugün itibariyle dünyanın en büyük ikinci ekonomisini görmezden gelerek iş yapmak imkansız. Çin’i, özellikle tüketici noktasında iyi değerlendirmek gerek. Çünkü 1.3 milyarlık nüfusu ile büyük bir pazar. Üstelik gelir düzeyi yükselen, tüketim eğilimi artan bir nüfus. Böylesi büyük bir tüketici kitlesi dünyadaki tüm üreticiler için potansiyel müşteri demek.
Ama Türkiye olarak sahip olduğumuz lojistik avantaj, bizi diğer üreticiler karşısında bir adım öne taşıyor. Bizim hem Çin tüketicisine satabileceğimiz ürün çeşitliliğimiz var hem de bunu lojistik maliyeti düşürerek daha uygun fiyata sunabiliriz. Öte yandan, Çin ile Avrupa arasındaki köprü konumumuz da sahip olduğumuz bir başka avantaj. Bu avantajı Çinli üreticilerle birlikte, karşılıklı kazan anlayışı ile değerlendirebiliriz. Yine lojistik konusunda, Çinli firmalarla birlikte dünyaya model olacak, maliyetleri aşağı çekecek projelere imza atabiliriz. ‘’Krizi fırsata çevirebilmek’’ bu cümle, bana göre iş hayatında başarının en önemli anahtarlarından biridir.
Diğer taraftan, son dönemlerde Çin ekonomisindeki ivme kaybı küresel ekonomide endişe yaratmış durumda. Çünkü; dünya ihracat hacminin yaklaşık yüzde 11’ini, ithalat hacminin de yüzde 10’unu oluşturan ve dünyadaki hemen hemen tüm ülkelerde dış ticaret ilişkisi olan Çin hapşırırsa; küresel ekonomi nezle olabilir. Hatta bu durum gelişmekte olan ülkeleri daha ateşli bir hastalığa da sürükleyebilir. Ama bağışıklık sisteminiz biraz güçlü ise krizi fırsata çevirmek işten bile değil!
SIKINTI REFORMLARLA AŞILABİLİR
Dünyanın nüfus olarak birinci, yüz ölçümü olarak üçüncü ve ekonomi olarak ikinci büyük ülkesini 30 ile 40 yıldır sürdürdüğü büyüme döneminde görmezden gelerek iş yapmak mümkün değil ise, ivme kaybettiği dönemde de görmezden gelmek mümkün değil. Hatta daha dikkatli olma zamanı. Çin pazarını tüketici noktasında iyi değerlendirmek gerek. Çünkü 1.3 milyarlık nüfusu ile büyük bir pazar. Üstelik gelir düzeyi yükselen, tüketim eğilimi artan bir nüfus. Böylesi büyük bir tüketici kitlesi dünyadaki tüm üreticiler için potansiyel müşteri demek. Ancak; son dönemde iç talepteki daralma Çin ithalatında hızlı bir düşüşe neden oldu. Yani tüketici harcama yapmak istemiyor. Fırsatın ilki bu noktada. Çünkü Çinli tüketici daha ucuz mal talep edecek. Türkiye olarak sahip olduğumuz lojistik avantaj bizi diğer üreticiler karşısında bir adım öne taşıyacak. Bizim hem Çin tüketicisine satabileceğimiz ürün çeşitliliğimiz var, hem de bunu lojistik maliyeti düşürerek daha uygun fiyata sunmak gibi de bir olanağımız var.
Bunların yanı sıra Çin Hükümeti’nin bu sıkıntılı dönemde yaptığı çalışmalar, uygulamaya koyacağı reformlar Çin’deki sıkıntının geçici olabileceği sinyalini de veriyor. Her halükarda, Çin ile birlikte gerçekleştirilecek projeler, her iki ülkeye de kazandıracaktır.